"evinde oturan mutsuz insanları mutlu eden tek şey kendilerinden daha mutsuz olan insanların hikayeleri olduğundan, ayrıca, yazarlarımız genellikle mutsuz insanların hikayelerini anlattığından parayı bu yolla kırarak mutlu olurlar."
"bakanlar kurulu'nun çıkardığı kanun hükmünde kararname -dün gece resmi gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 'mutluluğa muhalefet kanunu'- bütün yurttaki mutsuzlar tarafından sevinçle karşılandı."
"mutlu insanlar ölmeye mahkumdur, çünkü hikayeleri biter. tarih yalnızca mutsuzları yazar."
"size mutlu olunca ne olacağını söyleyeyim. mutluluktan depresyona gireceksiniz, sonra yine mutsuz olacaksınız. sokaklar camlardan kendilerini aşağı atmış gencecik bedenlerle dolup taşacak, ambulanslar yetişmeyecek, morglar daha fazla ceset almayacak, evlatlarını kaybetmiş ana-babaların feryatları arş-ı âlâ'yı titretecek. peşinden koşup durduğunuz şu mutluluk denen hülyaya kapılıp sonunda kendinizi öldüreceksiniz. eyy, zavallı insanoğlu! mutluluk diye bir şey yok, kendimden biliyorum. öyle bir şey yok."
işbu entry'yi canım ethem özışık diye bitirmek durumundayım.
27 Oca 2016
18 Oca 2016
anlatmak lazım / sonsuz dehlizlere
gece.
"aynı gökyüzü, aynı keder.
değişen bir şey yok ki,
gidip yağmurlara durayım."
ev çok güzel bişey. anlatamam huzur katsayımı yani öyle güzel. ama bu huzur dediğimiz şey sanırım yaratıcılığa ket vurup bizi
evime geleli altı gün oldu. bunun ilk iki günü senaryo ödevimi yetiştirmeye çalışmakla geçti. senaryo yazımının kendi başına ne kadar doyurucu bir iş olduğu hakkında saatlerce konuşabilirim. iyi bir diyalog yazmanın hazzına erişebilecek pek az şey var sanki. gelecek dönem de alacağım bir sinema dersi, kesin. belki bir gün bir kısa film senaryosu yazarım. hiç çekilmeyecek bir kısa film senaryosu. ya da hayatım beklemediğim bir şekilde ilerler ve yüksek lisansımı sinema üzerine falan yaparım. sonra da kendi filmimi kendim çekerim. o esnada büyükelçilikte çalışıyor da olabilirim (gönül ister ki şöyle azcık batıda bir yerde), büyük bir özel şirkette mutsuzluktan ölüyor da olabilirim. önümdeki beş yılım hakkında hiçbir fikrimin olmayışı baya güzel. yani dalga geçiyorum ama belki de her şeyi zamana bırakmak o kadar da kötü bir şey değildir. sonuçta aşağı yukarı ne yapmak istediğimi biliyorum yahu, kendime o kadar da haksızlık etmesem mi?
dün kuzenlerimle dışarı çıktık. iki buçuk aydır görmüyorum ikisini de, konuşacak baya şey biriktiğinden sekiz saat kadar takılmışız. önce yemek yedik bir yerde, sonra başka bir mekana geçip içmeye başladık. eski 45'likler çalan bir yer. dünden beri 'ah ne güzel ne güzel seni sevmek, ah ne güzel ne güzel!' diye bağırıyorum. sevmeyi unuttuk. hayatta iyi şeyler olmasını bekleyip durmak ne boş, ne amaçsız aslında. neden iyi şeyler olsun diye adımlar atmıyoruz ki? 'nefret ediyorum burdan, herkesten. insanların birbirlerini sevdiği bi yere gitmek istiyorum' diye söylenip durdukça annem 'acaba sen mi insanları sevmeye başlasan?' dedi geçen gün. haklılar abi, anneler hep haklı.
neyse. umudum yok genel anlamda bizi bekleyen güzel günlerden yana falan da, yine de güzellikler var etrafımızda. ne bileyim, iyi ki edebiyat var mesela. iyi ki filmler var. iyi ki güzel kalpli insanlar var. iyi ki doya doya sohbet edebildiğim ailem var. iyi ki mizah var. var yani güzel şeyler. güzel cümleler var. güzel anılar var en önemlisi (yine romantiğim).
antalabiliyor muyum? iyi niyetli hayaller hep gerçekleşsin ya, nolur. beklemediğimiz yerlerden yara alıp durmayalım. hayata tutunmayı kendi başıma öğrenmem gereken yaşa geldim çünkü, ciddi ciddi büyüdüm artık, çocuk değilim. ve 'olmuyor' diye sızlanıp durmaktan, başkalarından medet ummaktan vazgeçmeliyim. bu paragraf uzarsa kişisel gelişim zırvalarına kaptıracakmışım gibi kendimi, o yüzden kısa kesiyorum. ayrıca
kendime hatırlatma: her güzel sonun başında bol bol çalışmak var.
kendime söz: yazıcam yahu, vallahi. elimde somut işler olacak bu yılın sonunda.
öptüm tüm sevenleri, tüm sevilenleri.
iyi geceler olsun.
12 Oca 2016
iyi gece
gece.
evdeyim.
senaryo okuyorum.
huzurdan mı, hüzünden mi bilmiyorum;
her şey güzel olacak-
mış gibi
toz pembe hisler.
her şey çok yolunda giderse
kesin çok mutsuz
oluruz.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)

