11 Oca 2017

kanadalılaştıramadıklarımızdan mısınız?

ülke gündemi pre-menstrual sendrom'larından birini hiç bitmeyecekmişçesine yaşarken, ben de bitmeyecek şekilde kendimle kavga edip duruyorum. tatillerin en güzel yanı saatler süren kahvaltılar olduğundan, az önce kendime bilmemkaçıncı çayımı doldurdum ve birkaç kelam edeceğim.

bu coğrafyada, saygıdeğer dostlarım, aydın kişisini cahil kişisinden ayıran pek çok nokta olsa da, biz asıl önem teşkil eden yarı-aydın kişisini gözden kaçırıyoruz. başımıza gelen tüm felaketler de direkt ya da dolaylı olarak bu durumun bir sonucu bana kalırsa. dün şuna benzer bir yazı okudum: "bu ülkenin eğitimsizi rakkalı iken okumuşu kendini kanadalı zannediyor. ama gelin görün ki gerçekler ankara."* şöyle yani, bu ülkenin aydın geçinen, okumuş ve eğitimli tabakası, memleket meselelerini ele alırken türkiye gerçeğini gözardı ediyor. teori ve pratiğin karşı karşıya geldiği durumlarda daima temeli batı'da olan teoriye yöneliyor. demokrasi ve hümanizm illüzyonu başta olmak üzere, türkiye'de oturması için hâlâ on yıllara ihtiyacımızın olduğu değerler, bunların hepsini ortadoğu'ya uygulayabileceğini zanneden sözde aydınlar tarafından, 'en iyisi, en güzeli' düşünceleriyle türkiye'ye adapte edilmeye çalışılıyor. sonuç fiyasko. sanırım akademinin yanıldığı en önemli nokta da bu. bir distopyadan ütopya yaratamazsınız. bu uzun yolun üstündeki aşamaları görmezden gelerek, kanada olduğumuzu düşünerek bizi kanadalılaştıramazsınız. ha, gönül isterdi ki kanada olalım. ama siz bütün eğitiminizi batı demokrasisi temelleri üzerinde aldınız diye, türkiye'yi refaha ve özgürlüğe kavuşturacak yöntemi de batı demokrasisi temelleri üzerinde inceleyemezsiniz. o bayıldığınız sosyologları, türkiye sosyolojisi hakkında hiçbir şey bilmeden alıntılayamazsınız. fransız sosyologlarının teorilerini henüz bunlara hazır olmayan bir topluma uygulayamazsınız.

kendi tarihinizi, memleketinizin insanlarının psikolojik ve sosyolojik değişimlerini, türkiye'nin dünya üzerindeki konumunu ve duruşunu bilmeden, hayır efendim, istediğiniz ülkeyi asla elde edemeyeceksiniz. fikirleriniz ve amaçlarınız doğru olsa da, yollarınız, yöntemleriniz ve gidiş yolunuz hatalı. sanırım doğu ve batı arasında sıkışıp kalmış bir ülke olmanın kaçınılmaz sonucu bu yaşadıklarımız. yüzünü on yıllar boyunca batı'ya dönmeye çabalamak,  bir şekilde kültürü tamamen yok saymakla son bulmuş. batı medeniyetine ulaşmaya çabalayan bir güney ya da doğu avrupa ülkesi konumundan, kurtuluşunu hâlâ batı'da gören ama kendini batı'ya adapte edebilecek bütün enstrümanlarını kaybeden, ortadoğu'da bir ülke haline gelmişiz. ortadoğulu demiyorum, zira bir ortadoğu ülkesi bile değiliz. sadece, artık ortadoğu'dayız ve bunu bile kabul edemiyoruz.

* twitter: @aItincilenin 10.01.17