11 Oca 2013

sanırım artık bir kalbim var!

İnsanların dertleri canımı nasıl yakıyor bir bilseniz. Ne kadar yakın olduğumuzun, karşılıklı neleri konuşabilip birbirimize ne derece güvendiğimizin hiç önemi yok. Sıkıntılar, üzüntüler canımı feci halde sıkıyor. Kendi dertlerimi unutturacak şekilde hem de. İNSAN SEVMİYORUM BEN diye ortalıkta narsistçe dolaşmamdaki asıl neden bu sanırım. O kadar duygusal ve güçsüzüm ki, insanlardan uzak durursam, mesela bir tost makinesi ya da bir parfüm şişesi olursam, düşünemezsem, her şey daha kolay olurmuş gibi hissediyorum. 

Düşünebilmek öyle büyük bir ceza ki insana verilen. Felsefe kitaplarında bahsedilen, yaratılmışların en şereflisi olan insan tanımı öyle yabancı geliyor ki bana. Bir kanguru olsak hep birlikte ve yalnızca içgüdülerimiz olsa bizleri harekete geçiren; mesela asla kurnazlık yapamasak, insanlara yağ çekemesek veya egolarımızı bir kenara atabilsek, işte o zaman şerefli sıfatına yakışabilirmişiz gibi geliyor. Nasıl şerefsiziz yoksa hep beraber! 

Neden 'deli gibi gülmek' diye bir deyim vardır, hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm. Sanırım bu yüzden mutsuzum. 


Aslında bugünün sonunda senfoniye gittim. Popim tavan.
En son yediğim şey de çikolatalı sufle.
Şu yazıyı yazabiliyorsam eğer ve
yatağımda bütün gece dönüp durmayacaksam tek nedeni
şu ikisi. Onlara kocaman teşekkür!
Karşımda üzgün birileri olunca yazacak tonlarca şey beliriyor kafamda. Hiçbirini söyleyemiyorum, insanlara samimiyet gösteremiyorum, oysa o kadar büyük bir kalbim oluyor ki bazen (normalde nasıl kalpsizimdir hem de), ben bile şaşırıyorum. İnsanlara sarılamıyorum. 'Üzülme' diyemiyorum. Empati kuramıyorum, o ne demek onu bile bilmiyorum. Hiç çözümüm olmuyor. Onun yerindeki ben olsaydım ne söylenmesini, nasıl moral verilmesini isterdim kendime, kestiremiyorum. Yalnız mı olmak isterdim, insanlara ihtiyacım olur muydu? Ağlamak mı isterdim, sıkmak mı kendimi? Hiçbir şey düşünemiyorum, aklım kalıyor sonra, 'keşke şöyle yapsaydım, şunu deseydim' diyorum, hep geç oluyor. 


Asla iyi bir arkadaş olamadım ben. Sohbetinden zevk alınacak ya da zor zamanlarda telefon edilecek kişi de değilim. Ne halt edip de nefes aldığımı kimse açıklamıyor bana. Ötekilerden daha mı yerlerdeyim? Canım çok sıkkın çünkü hiç hak etmediği halde mutsuz olan tonlarca insan var. Diğerlerinin mutluluğuyla hayatında gökkuşakları çizebilen o basit, güneş açtı diye sevinebilen embesil optimist insanlardan mı oldum ben de? Bunu yazarken de gülüyorum çünkü gerçekte tam da o insan olduğumu nasıl biliyorum! Sabah çok mutsuz uyandım, sanırım her şey bu yüzden. 

Dünya azıcık daha iyi bir yer olsa ya? 

2 yorum:

  1. Sanırım anlıyorum seni. Biri üzüldüğünde ne yapacağımı bilemem ben. Sarılmalı mıyım, ağlama falan mı demeliyim yoksa hiçbir şey yapmamalı mıyım bilmiyorum. Ben üzgünsem yalnız kalmak isterim. Ama onlar ne istiyor bilmiyorum işte. Düşününce insanlar hakkında gerçekten bir şey bilmiyorum. Ve düşünebilmek adeta bir lanet gibi. Bunu ayrıcalık olarak açıklayamıyorum ben. Sürekli ama sürekli anıları ve geçmişin güzelliklerini düşünerek şu an içinde bulunduğumuz duruma nasıl geldiğimizi anlamaya çalışmak, işkencelerin en büyüğü gibi.

    YanıtlaSil
  2. Tek olmadığımı bilmek tek tesellim. Ben yanımda insanlar olsun isterim üzüldüğümde, konuşmak isterim. Herkes sussun ben anlatayım isterim. Anlatayım ki geçsin. Ve ben söylemeden karşımdaki anlar ne istediğimi. Onları çok kıskanıyorum, çünkü ben asla anlamıyorum.

    Geçmişle yaşamak zorunda kalmak hayatta başıma gelen en kötü şey sanırım. Durup durup neden büyüdüğümü sorgulamak da öyle. Cehalet en büyük mutluluk demiş birisi, üstüne söyleyebilecek hiçbir şeyim yok.

    Yorumun için çok teşekkür ederim, umarım yakın zamanda bugüne dönebiliriz :)

    YanıtlaSil